27 Ağustos 2009 Perşembe

İskender'i Tanıyana Aşk Olsun !

Musa Uzunlar, başrolünü oynadığı Kurtlar Vadisi Gladio'nun flashback sahneleri için saçlarını siyaha boyatıp geçmiş yıllara döndü.

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin artık bir fenomen haline gelen karakteri İskender Büyük'ün hayatını konu alan Kurtlar Vadisi Gladio filminin çekimleri Antalya'da sürüyor. Yapımcılığını Pana Film'in üstlendiği film, İskender Büyük'ün yaşamı etrafında 90'lı yılların başından bugüne Türkiye gerçeklerine ışık tutuyor. Yönetmen koltuğunda Sadullah Şentürk'ün oturduğu, senaryosunu ise Kurtlar Vadisi'nin senaristleri Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan'ın yazdığı filmin şu günlerde Antalya Kovanlık Köyü ve Köprülü Kanyon'da çatışma sahneleri çekiliyor.

Her şey sanık sandalyesinde başlıyor

Filmin flashback sahneleri için gençlik yıllarına dönülen İskender Büyük için Musa Uzunlar, beyaz olan saçlarını siyaha boyattı. Makyaj da yapılınca Uzunlar'ı görenler tanımakta güçlük çekti. 20 Kasım'da seyirciyle buluşacak olan film, İskender Büyük'ün sanık sandalyesinde oturması ve bildiklerini anlatmasıyla başlıyor. İskender Büyük'ün amacı Gladio'nun ikinci adamı Fuat Uras'ı sakladığı yerden çıkartmaktır. Ancak intikam duygusu gittikçe büyüyen İskender Büyük'ün büyük sürprizler beklemektedir. Çünkü oyunun parçası olacaktır.


Tv Gazetesi

23 Ağustos 2009 Pazar

Kurtlar Vadisi Gladio'ya Nilgün K. Tahmaz Yorumu

Kurtlar Vadisi Gladio hakkında söylenenlere Takvim Gazetesi yazarı Nilgün K. Tahmaz da Katıldı. Su Perdesinde ki Kurtlar Vadisi Gladio Fragmanına Yorumu ;

Adamlar yapıyor !


Adamlar yapıyor ağabey' cümlesi her daim beni güldürmüştür. Ancak bazen öyle şeyler oluyor ki, kullanmadan edemiyoruz. Pana Film, bana bu cümleyi söyletecek bir yenilikle seyirci karşısına çıktı.
Kurtlar Vadisi Gladio'nun fragmanları Türkiye'de ilk kez kullanılan bir yöntem olan su perdesiyle Haliç'te izleyicileriyle buluşuyor. Yani böyle yolda giderken filmin fragmanını hem de dev boyutlarda izleyebiliyorsunuz. Diziyi ve devamında filmlerin senaryolarını ne kadar eleştirsek de 'Adamlar yapıyor ağabey'. Her girişimleriyle adlarından bir kez daha söz ettiriyorlar!

Nilgün K. Tahmaz

Takvim

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Kurtlar Vadisi Gladio Su Perdesinde...

Kurtlar Vadisi Gladio'nun su perdeli fragmanı Resim


Kurtlar Vadisi Gladio'nun fragmanları Türkiye'de ilk kez kullanılan bir yöntem olan su perdesiyle, Haliç'te izleyicileriyle buluşuyor.



Film tanıtımlarını televizyonda izlemeye alışkın olanlar için büyük bir sürpriz olan bu gösteride, Kurtlar Vadisi - Gladio'nun fragmanı, sudan oluşan bir perde üzerine yansıtılıyor.

Işıklısu Havuz Sistemleri tarafından Feshane'ye kurulan dev su perdesinde İskender Büyük'ü canlandıran Musa Uzunlar'ı görenler, şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

"Kurtlar Vadisi - Gladio"da başrol, Kurtlar Vadisi Pusu'nun efsaneleşen karakteri İskender Büyük'ü canlandıran Musa Uzunlar'ın. Film, İskender Büyük karakterinin hayat hikayesi ekseninde, 90'lı yılların başından bugüne, Türkiye yakın tarihinin önemli olaylarına ışık tutuyor.

Senaryosunu Kurtlar Vadisi'nin senaristleri Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan'ın yazdığı "Kurtlar Vadisi Gladio"nun yönetmenliğini Sadullah Şentürk yapıyor.



Yakıtnlaştır (gerçek boyutları: 460 x 309)Resim


Yakıtnlaştır (gerçek boyutları: 460 x 387)Resim

Dublör Atlayamadı , İhale İIskender'e Kaldı...

Türkiye'nin yakın tarihini sinemaya taşımaya hazırlanan 'Kurtlar Vadisi Gladio' filminin Antalya'daki çekimlerinde dublör kayalıktan atlayamadı, başrol oyuncusu da şaşırdı
Antalya'nın Döşemealtı İlçesi şu sıralar bambaşka bir heyecan yaşıyor. Çünkü 'Kurtlar Vadisi'nin merakla beklenen yeni filmi 'Gladio'nun çekimleri ilçeye bağlı köylerde yapılıyor. Binbaşı Cem Ersever'in öldürülme nedenini işleyen film, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenmesinin Musul ve Kerkük'e girmesiyle olan ilişkisini de mercek altına alıyor. Filmin Antalya'daki çekimlerinde tek ünlü kişi; başroldeki İskender Büyük'ü oynayan Musa Uzunlar... Sette tam 15 kişilik bir dublör ekibi var ve İskender Büyük'ün üç dublörü bulunuyor.

PATLAMA FAZLA OLUNCA...

Önceki gece Kovanlık Köyü'ndeki çekimlerde arabaların birbirine girdiği, 'action'ın had safhaya ulaştığı rahatlıkla görülebiliyor. 'Aman Allahım dün akşam neler olmuş burada?' diye düşünürken, hemen 10 metre ilerisindeki minik barakanın da yerlebir olduğunu görüyorum. Ekipten insanlar hemen olayı anlatıyor: "Sakın barakanın durumunu muhtara sorma! Çünkü dün kızgındı. Burayı film çekimi bittikten sonra müze yapacaktı. Ancak patlama o kadar şiddetli oldu ki, baraka yıkıldı. Şimdi eskisi gibi yapacağız." Oysa durumdan memnun olan muhtar Bekir Şimşek, "Köyümüzün reklamı olacak" deyip seviniyor.


POLAT'ı bana şikayet ediyorlar

'Kurtlar Vadisi Gladio'da İskender Büyük'ü oynayan Musa Uzunlar, halktan gelen eleştirilerden memnun: 'Seni Polat'a söyleyeceğim' diyen de var, Polat'ın yerini bana ihbar eden de

Polat Alemdar'ın ölesiye rakibi İskender Büyük'ü oynayan Musa Uzunlar, Antalya'daki çekimler sırasında verdiği kilolarla da dikkat çekiyor. Film sayesinde 1.5 beden incelen Uzunlar, "Çekimler sırasında bazı sahnelerde zorlandım. Artık daha çok spor yapacağım" diyor.

Çekimler nasıl gidiyor?
Akşamları çalışmamız bizi rahatlattı. Bu sıcaklarda gündüz çalışmamız bizi daha da zorlayabilirdi. Ama bu, bizim şansımız oldu. Filmde, İskender'in yargılama durumundan sonra flash back'lerle geriye dönüp, onu bu dizideki haline getiren olayları izliyoruz.

İskender rolünden sonra sizin hayatınızda ne değişti?

Musa olarak benim hayatımda hiçbir şey değişmedi. Dışarıda da beni gördüklerinde onlar için Musa değil, İskender dolaşıyor. Beni gördüklerinde 'Sizi böyle düşünmüyorduk. Daha sert düşünüyorduk' diyenler oluyor. Zayıflığımdan dolayı 'Şeker hastası mısınız?' diye de soranlara rastladım.

BENİ ZENGİN SANIYORLAR
Peki '1.5 İskender' diye bağıranlar da oluyor mu?

(Gülüyor) Tabii ki çocukların tepkileriyle büyüklerin tepkileri farklı oluyor ama öyle bir şey olmadı. Ama 'Seni Polat Ağabeyime söyleyeceğim' diyen de, 'Polat şurada' diyenler de oluyor. Bir de beni İskender kadar zengin ve çevresi büyük sanıyorlar.


Nasıl anlıyorsunuz öyle sandıklarını peki?

"Vay İskender Ağabey, sen burada mı oturuyorsun? Bu arabaya mı biniyorsun?" diyorlar.

Rol için saçlarınızı siyaha boyuyorlar. Bunu garipsemiyor musunuz?

Ben, 1983 yılından beri profesyonel tiyatro yapıyorum. Böyle kendinizle oynamak da eğlenceli oluyor. Bunlar benim arada sırada kendi kendime yaptığım oyunlardır. Beni bu halimle tanımayanlar oluyor ama sarı saçlı halimle kimseden kaçamıyorum. (Gülüyor) Şapkada taksam, gözlük de taksam tanıyorlar.


Daha önceleri 'Kurtlar Vadisi'nde oynayıp, meslektaşları tarafından kınanan oyuncular oldu. Size bu anlamda tepki geldi mi?

Hayır olmadı! Gelse de bunda hiçbir sakınca yok! O karakter siz değilsiniz ki, o başka birisi. Sonuçta eleştirilmesi ya da sevilmesi gereken karakterdir, kişi değildir bence. Bir oyuncu karakteri ne kadar doğru yansıtabiliyorsa o görevini yapmış demektir. Bence bu da sadece oyuncuyu ilgilendirir, diğer insanları ilgilendirmez.

Gelen eleştirilere kulak tıkar mısınız bu anlamda?

Herkesin bir fikri olabilir. Önemli olan benim fikirlerim ve yaptıklarımdır. Ben bir taşın altına elimi koyduysam, bu işin en iyisini yapmak hem beni rahatlatır hem de görevimdir.

Halk bağırıyor: Atla, atla!

Gittiğim gün şansıma atlama sahnesi var. Musa Uzunlar'ın dublörünün 16.5 metrelik kayalıktan atlaması gerekiyor. Kayalık bölgenin altına sağlam bir zemin kuruluyor. Ama o da ne! Üç saatlik hazırlıktan sonra dublör atlayamıyor. Ellerindeki çekirdeklerle çekimlere eşlik eden galeyancı halk ise bağırıyor: 'Atla, atla!'. Bu sırada Musa Uzunlar ekibe 'Ben atlarım' önerisini getiriyor. Ekip üyeleri "Aman ağabey sakın! Türkiye'de eğitimli oyuncu çok az, aman ha!" diyor. Musa Uzunlar da atlamıyor.


Sabah - Günaydın

Sezai Aydın Kimdir ?

Kurtlar Vadisi Gladio'da Turgut ÖZAL'ı Canlandıracak Oyuncu ; Sezai AYDIN

Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu olan Sezai Aydın, Şehir Tiyatroları sanatçısı olup, bugüne kadar birçok oyunda görev yapmıştır. Bir dönem Keçiören Belediyesi'nde "Cumartesi cumartesi" adlı bir çocuk eğlence programını yürütmüş olan ve kamera karşısına da geçerek sinema ve dizi filmlerde de rol alan usta sanatçı, yıllarca bir çok ünlü yerli ve yabancı karakterin seslendirmesini başarıyla yürütmüştür.Başkent İletişim Bilimleri Akademisi'nde seslendirme dersleri vermektedir.

Oynadığı Bazı Dizi Filmler

* Avrupa Yakası - Konuk Oyuncu : Mahalle Berberi - 2009
* Gece Gündüz - 2008
* Sessiz Gemiler - 2007
* Gizli Patron - 2006
* Ömer Seyfettin: Perili Köşk - 2005
* Beni Bekledinse - 2004
* Serseri - 2003
* Kınalı Kar - 2002
* Dar Alanda Kısa Paslaşmalar - 2000
* İç Güveyi Billy - 1999
* Örümcek - 1999
* Kanal Yumuşak G - 1998
* Yeni Bir Yıldız - 1997
* Postacı Kapıyı Ara Sıra Çalar - 1993
* Kaynanalar - 1974

Seslendirmeleri

* Taş Devri'ndeki Fred Çakmaktaş karakteri (çizgi film)
* Cosby Show dizisinde Bill Cosby karakteri
* Sylvester Stallone
* Ayı Yogi (çizgi film)
* Robert de Niro
* Al Pacino
* Red Kit'teki Joe Dalton karakteri (çizgi film)

Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları

* İstanbul Efendisi
* Tekrar Çal, Sam
* Seni Seviyorum
* Rumuz Goncagül
* Lüküs Hayat
* Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
* Hadi Öldürsene Canikom
* Pazartesi Perşembe
* Dosya
* Tatlı Çarşamba

Oynadığı Bazı Sinema Filmleri

* Dar Alanda Kısa Paslaşmalar - 2000

Turgut Özal'i Sezai Aydin Oynayacak !

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün perde arkasının da ele alınacağı Kurtlar Vadisi Gladio geliyor. Filmde Özal'ı usta tiyatrocu Sezai Aydın, Semra Özal'ı ise Işıl Ertuna canlandırıyor.

Habertürk'ün haberine göre, Kutlar Vadisi Pusu'nun İskender Büyük'ü, yeni sezonda büyük bomba patlatacak. Sadullah Şentürk'ün yönettiği Kurtlar Vadisi Gladio'da Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran olayların perde arkası anlatılıyor.

Emekli istihbaratçı İskender Büyük'ün mahkeme salonunda verdiği ifadelerle Türkiye'nin gizli gerçekleri ortaya çıkarılıyor. Bunlardan birisi de 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü. Filmde "Cumhurbaşkanı Özal, Musul ve Kerkük'e girecek diye mi zehirlendi?" sorusunun cevabı aranıyor.

"BENZERLİKTEN ENDİŞE ETTİM"

Filmde Turgut Özal'ı yılların tiyatrocusu Sezai Aydın canlandırıyor. ÖzalDevlet Planlama Teşkilatı müsteşarlığı döneminden itibaren takip ettiğini söyleyen Aydın, role nasıl hazırlandığını şöyle anlattı:

"Sadece benzerlik açısından endişe ettim. Bunun makyajla halledileceğini söylediler ama ikna olmadım. Makyajı yapıp ayna karşısına geçtikten sonra 'oldu' dedim. Özal'ın mimiklerini daha iyi anımsamak adına Özal'lı Yıllar belgeselini izledim."

Sezai Aydın oyunculuğunun yanı sıra özellikle, Al Pacino, Robert De Niro ve Sylvester Stallone seslendirmeleriyle de tanınıyor

Kurtlar Vadisi Gladio 20 Kasım da Sinemalarda

Kurtlar Vadisi Gladio 20 Kasım da Sinemalarda


Bir derin devlet ajanının, yıllar boyu hizmet ettiği Gladio ile hesaplaşma hikayesi…

İskender Büyük
, derin devlet adına sayısız eylemde bulunmuş emekli bir istihbaratçıdır.

Karanlık geçmişi nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğunda, yanında, baronun gönderdiği genç ve tecrübesiz avukat Ayşe’den başka kimse yoktur.

Yargılanmasına göz yumanlarla hesaplaşmaya karar veren İskender Büyük, tüm bildiklerini bir bir anlatmaya başlar. İskender’in karanlık geçmişinin sayfaları arasında, ülkeyi yerinden sallayacak gerçekler gizlidir. Bu şok gerçeklerin işaret ettiği tek adres ise Gladio'dur.

İfadeleri ülkede her gün yeni bir gündem yaratırken, içindeki intikam duygusu da giderek büyümektedir. Elinde kalan son kartı oynamaktan başka şansı yoktur: Anlattıklarıyla, Gladio’nun ikinci adamı Fuat Aras’ı saklandığı yerden çıkarmak!

Ancak bu yolun sonunda İskender Büyük’ü hiç tahmin etmediği başka bir sürpriz beklemektedir. Yine bir oyunun parçası olmuştur… Üstelik bu kez oturtulduğu yer, konuşma şansının olduğu bir sanık sandalyesi dahi değildir…

28 Haziran 2009 Pazar

Kurtlar Vadisi Gladio Set Görüntüleri

Kurtlar Vadisi Gladio Filminin Çekimleri Halkalı Ziraat İköğretim Okulunda sürüyor.İşte Kurtlar Vadisi Gladio Set Ekibi ve İskender Büyük ' e ait Video ;


- Click here for funny video clips

Kurtlar Vadisi Gladio Set Resimleri

Kurtlar Vadisi Gladio Filmi Çekimlerine başlandı.İşte Kurlar Vadisi Gladio'nun baş karakterlerinden İskender Büyük ve Set ekibi ;












18 Haziran 2009 Perşembe

Kurtlar Vadisi Gladio Yazı Dizisi - 3



Çarka Çomak Sokmalı !..

Bilindiği üzere Türkiye'nin bizzat icerisinde barındırdığı birçok gizli tarikat,örgüt,vs... var.Bunlar tarihte bir kaç vatanperver tarafından ortaya cıkarılsada ... Günümüzde hala varlıklarını sürdürmektedirler.Örnek olarak Fatih Sultan Mehmet'in astırdığı Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın mason yada gizli bir örgütten olduğu söylentileri ortaya cıkmışdır.Aynı zamanda Çandarlı Osmanlı Tarihi Boyunca astırılan ilk ve tek Sadrazamdır!..Bir başka örnek vericek olursak M.K.ATATÜRK'ün kendisine suikast düzenliyecek olan kişilerin Enver Paşa'nın kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa'dan olduğunu ve bilindiği üzere bu teşkilatlardaki mason kaynaklı kişilerce böyle bir girişimde olduğu söylentileride duyulmakdadır... Bir diğer örnek Kıbrıs barış hareketatında ve Hükümeti devirerek darbe yapılması da ; Gladio , Cia ve pentagon bağlantılı olduğu bircok belge ve fotoğraflarla ispatlanmışdır..
kurtlarvadisigladio09.blogspot.com
Az önce verdiğim örnekler Çarkın dişlilileri Çarkın nasıl döndüğünü 1000 tane dişli ile anlatsak yine de az gelir...Bekle gör politikası,diplomatik krizler vs...
kurtlarvadisigladio09.blogspot.com
Bu saate kadar bize hep "masonların faaliyetleri vardır" dediler.Gördük."Gladio (bkz:Gladio) Nato'nun tetikcisidir" dediler.MEHMET ORBAY(Abdullah Çatlı)'ı kullandılar.Bunlarada gün be gün şahit olduk."Eşref BİTLİS öldürüldü" dediler biliyorduk.Ama nafile..."Turgut ÖZAL Kerkük'e Musul'a giricek diye zehirlendi" dediler.Kanıtları vardı.ama ispatlanamadı !...
kurtlarvadisigladio09.blogspot.com
Bu saate kadar gördük,duyduk,bildik,ispatladık,ama kimse inanmadı . Peki hiç " NEDEN ? " diye kendinize sordunuz mu ? Sormadıysanız ben söylüyüm;Biz daima bilinmeyenlerin üstüne gittik sanki öğrenilince o işin çözüleceğine inandık.Ve bu çarka hiç değmeden gectik.Bir dişlinin yada bütün dişlinin öğrenilmesiyle olayların ve Türkiye üzerindeki bu kara büyünün cözüleceğini zannettik...Ama şunu anlayamadık 300 yıldan beri Bekle gör politikasını uygulatan dış mihrakların bir kere olsun , Çarklarına Çomağı sokamadık !...
kurtlarvadisigladio09.blogspot.com
Çarka Çomağı sokmadıkca o döner durur .Fakat ; Biliyor da çomak sokmuyorsanız ise o çark etrafınızda döner durur,döner durur...
kurtlarvadisigladio09.blogspot.com

Şimdi Size Soruyorum;
Hangi Yollarla Bu Çarka Çomak Sokulur ? -> YORUM YAZINIZ



Türk-i Terakki (_BaBaCaN_)
KurtlarVadisiGladio09.Blogspot.Com

Kurtlar Vadisi Gladio Yazı Dizisi - 2




GÖLGENİZİ GÖRÜYORUM..ÇIKIN ORTAYA ..

İnsanoğlu Gizli Saklı İş Yapmayı Seviyor Sanırım ..Ama Gizli İş Yapmayı Bilmek Ayrı .. Yapabilmek Ayrı Bir Durumdur .. Gizliligi Beceremeyenlerin Başında Gizli Yapılanmalar Ve Gizli İstihbarat Teşkilatları Geliyor ..Aman Ne Gizliler , Ne Gizli .. Bırakın Efendim .. Hepsinin Şahsen Gölgesini Görüyorum .. Çıksınlar Dışarı ..

Burun Buradan Açık Verelim ... Donemler ve Olaylar Devletle İlişkili İlerliyorsa Sözde Gizli YapılanmalarGöze Çarpar .. Imm .. Ama Nasıl Olur ? Hani Bunlar Gizliydi .. Ne Gizlisi , O Sözde Gizlilik O Yapılanmanın Karizması ..Yemişim Karizmasını .. Baksanıza Ornegin Gladio .. Bilmeyen Kalmadı .. Kundaktaki Bebek Gladio Diye Ağlıyor ..Sözde Gizliydi .. Gizli Olamaya Çalısıyorsa Karizma Yapmak İstemiş Demektir .. Ama Görünüşe Bakılırsa Karizması Çoktan Çizilmiş .. Çiziliyor ...

KurtlarVadisiGladio09.Blogspot.com
Gladio (bkz:Gladio)'ya Sövüyoruz Ama Asıl Salaklık Bizde .. Biz Goruyoruz Ediyoruz .. Hiçbirsey Gizli Degil Biliyoruz Ama Sadece İzlemekle Yetiniyoruz ..Devlet İle Milleti Ayrı Kefeye Koyup .. Devleti Sımartıyoruz .. Sonra da Devletin Gladio İle Sorunu Var ..Bizene Diyoruz .. Demeyenlerımız de Oluyor Ama Bu Sefer Devlet Demeyenlere Çomak Sokuyor ..Bunlar Yanlış Durumlar .. Millet Olmadan Devlet mi Olurmuş ..


Nokta, Koyulmak İçindir .. Bu Yazıya da Bir Nokta Koymak Gerekiyorsa ..Diyecegim ; " İlla Bir Gizlilik Aranıyorsa Millet'dedir O Gizlilik .. Millet'in İrade-i Kuvvetinin Gizliligi ..


Diplomat(İka)
KurtlarVadisiGladio09.Blogspot.com

17 Haziran 2009 Çarşamba

Kurtlar Vadisi Gladio Yazı Dizisi - 1


Babam Ölmeden Ölmem Diyor !

Düşmanıyla İşbirligi Yapan Ülkelerde Vardır Dünya da .. Bunlardan Biri de Süphesiz Türkiye ...Türkiye İle Rusya Düşman mıydı Diyebilirsiniz ? Bu Sorunun Cevabı Evet.. Nereden mi Çıkardım .. Türkiye'nin NATO Üyeliginden ..NATO (bkz:Nato) Neden Kuruldu Sovyetler Birliği Ve Müttefikleri İle Başedebilmek İçin ..

Rus Yanlısı Biri Olarak Rusya'dan Dogalgaz Alımını Desteklıyorum Ama Yıne Rus Yanlısı Bir Türk Olarak Rusya'yı Düşman Belledigimiz Halde Onunla İşbirligi Yapmamızı Sacma Buluyorum ...

Derken .. Gladio (bkz:Gladio)... Yok Gladio Kötü .. Yok Gladio Cız .. Öçü.. Geçelim Bunları Biz Bir NATO Üyesi Ülke İsek Gladio'da NATO'nun Bir Ürünü İse Gladio'da Bizimde Parmagımız Var Demektir..Onun Bunun Olumunden Gladio Sorumluydu Bır Donemler .. Hala da Oyle Derler .. Evet Gladio Öldürüyordu .. Neden mi ? Gladio'nun Amacı Sovyetler Birligi İdi ...Ne Oldu 90'ların Basında Ortadan Kalktı .. Daha Sonra .. Daha Sonra Gladio Amaçsız Kaldı .. Ve Sovyetler'in Dagılısından Hemen Sonra Tüm Dünyada Onemlı Insanlar Topragı Gördü .. Öldü .. ALLAH ALLAH O Kadar Onemlı Insan Bır Donem Icerısınde Ölüyor .. Eşref Bitlis (bkz:Eşref BİTLİS), Turgut Özal (bkz:Turgut ÖZAL), Cem Ersever (bkz:Ahmet Cem ERSEVER) Vs...Ölmüyorlar Öldürülüyorlar ...Ne Demiştik Gladio Öldürüyordu .. Bakın İşte Kimleri Öldürmüş .. Peki Neden Özellikle Bunları Öldürüyordu .. Çünkü Sovyetler Dagıldı .. İşlem Tamamlandı.. Bu Ölenlere İhtiyac Kalmadı ..Çünkü Öldürülenlerde Gladiocuydu... Gladio Kendi Kendini Yok Ediyordu .. İntihar Ediyordu ..

Yani Korkmayın Kardesim .. 90 lı Yıllardan Sonra Gladio'nun Zararı Kendisineydi ..Ha Şimdi Yine Azmıslardır Belki de Bilemem ..

JİTEM (bkz:JİTEM): Neden Tanınmadı Bu Kurum ? Çünkü Gladio'ya Hizmet Edebilme İhtimali Vardı.. Rusya'daki Gladio Yapılanması Kendını Tanıttı.. Ama Baktı ki Rus İstihbaratını Aşamıyor ..JİTEM Bu Durumu Ne Yaptı ? Ders Aldı .. Kim Var Bu Kurumun Başında Cem Ersever ...

Türk Dünyası İle Hasır Nesir Olan En Etkılı Şahıs .. Turgut Özal .. Bunu Neden Yaptı ?KurtlarVadisiGladio09.Blogspot.com Can Çekişen Sovyetleri Ve Yeni Rusya'yı Deli Etmek İçin .. Bu Yapdıgı Sovyetlerin Elınden Gıden Toprakları Tanımakdı .. Bu Kimin Hosuna Giderdi ? Rus Düşmanı NATO ve Gladio'nunNe Oldu .. Sözde Öldü .. Maalesef Öldürüldü .. Kim Öldürdü .. Gladio ..Özal'a Muhtemelen Hizmetlerinden Dolayı Teşekkür Etmişlerdir. ..

Ne Oldu ? Gladio Rusya Görevini Bitirdikten Sonra Kendını Yokededursun Tekrar Hortlamaya da Yanastı .. Ne Olsun Bu Seferde İtalyan Savcı Yapdıklarından Dolayı Gladio'ya Teşekkürlerini Sundu Ve Gladio'ya İstirahat İzni Verdi .. Su An İstirahatta mı Bilinmez Ama .. NATO (bkz:Nato) Varoldukca Gladio Varolacaktır ..Yeni Bahaneler Ureterek...



Diplomat (İka)
KurtlarVadisiGladio09.blogspot.com

14 Haziran 2009 Pazar

Kontrgerilla

Kontrgerilla veya Stay-behind, (bu terimin İngilizce kelime anlamı “geride kalanlar” olarak tercüme edilebilir) NATO bünyesindeki ülkelerde sol örgütlenmeye karşı oluşturulan yasadışı silahlı kuvvetler. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliğinin işgal ihtimali bahane edilerek oluşturulan gizli örgütlenmeler kuruldukları ülkelerde siyasi hayatı şekillendirmek için kullanılmıştır.[1] Ülkemizdeki 12 Eylül Darbesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.


Stay-behind operasyonunda, bir ülke başka bir ülke tarafından işgal edilme tehlikesine karşı kendi topraklarında gizli örgütlenmeler ve planlar gerçekleştirir. Eğer işgal gerçekleşirse, yapılan hazırlıklar yerel direnişin başlangıcı için kullanılacak, düşman cephe gerisinde casuslar faaliyet gösterebilecektir. Küçük çaplı operasyonlar olduğu gibi bütün ülkeyi içeren operasyonlar da planlanmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında birçok ülke buna göre planlama yapmış, İngiltere (Auxiliary Units) ve Nazi Almanyası (Werwolf) bu planları yürürlüğe koymuştur.

Soğuk Savaş yılları

Soğuk Savaş sırasında NATO (bkz:NATO)ve CIA (bkz:cia) birçok Avrupa ülkesinde stay-behind kuvvetleri oluşturulmuştur. Bu kuvvetlerin olası bir Varşova Paktı ülkesinin işgali durumunda veya ülkedeki komünist partilerin demokratik şekilde seçilmesi durumunda aktif olacağı planlanmıştır. Bu gizli orduların kullanması için saklanmış şekilde gizli silah depoları İtalya, Avusturya, Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerde ortaya çıkartılmıştır. Bu tip NATO operasyonlarından en bilineni Gladio Operasyonudur ve 24 Ekim 1990 tarihinde İtalyan Başbakanı Giulio Andreotti tarafından açıklanmıştır. Çoğu örnekte stay-behind kuvvetleri gerçek amacının dışına çıkmış, işgali önlemek yerine iç siyasette aktif yer almışlardır. Ülkenin yarı-işgal altında öne süren bu güçler özellikle sol siyasete karşı tavır alarak silahlı eylemlerde bulunmuş hatta darbelerde yer almışlardır. İtalya örneğinde olduğu gibi bazı ülkelerde terör ortamı yaratılmış, Yunanistan örneğinde olduğu gibi aşırı-sağ askeri cunta yönetimleri kurulmuş veya Türkiye’deki 12 Eylül 1980 örneğinde olduğu gibi askeri darbeler yapılmıştır.

Soğuk Savaş yıllarında Türkiye'deki uzantıları

NATO'nun Özel Harp talimnamelerine göre, üye ülkelerde kurulan NATO birimleri Türkiye'de 1952[2] ya da 1953[3]'te önce Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla örgütlenmiş [3] sonra doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında ve bunun sivil uzantısı olarak faaliyet yürütmüştür.[4] Bülent Ecevit 1974'te dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'dan Özel Harp Dairesi'nin varlığını öğrenmiş[5] ve Deniz Kuvvetlerinden Emekli Binbaşı araştırmacı-yazar Stratejist Erol Mütercimler ise ilk kez 1980'de örgütün varlığından haberdar olduğunu dile getirmiştir.[6]

12 Eylül 1980

Ülkemizde 1980 darbesinin ardındaki zamanın Genelkurmay Başkanı Kenan Evren Türk kontrgerilla stay-behind silahlı kuvvetlerinin bir üyesidir.[kaynak belirtilmeli] Türkiye’de de stay-behind gruplardaki liderlerin yasal görevlerde bulunma çakışması yaşanmıştır.

Stay-behind planları

* Auxiliary Units (İngiltere)
* Gladio (İtalya ve diğer bir çok ülke)
* GAL (İspanya)
* I&O (Hollanda)
* Lochos Oreinon Katadromon, LOK (Yunanistan)
* OWSGV (Avusturya)
* Plan Bleu, La Rose des Vents, Arc-en-ciel (Fransa)
* ROC (Norveç)
* SDRA8, STC/Mob (Belçika)
* Bund Deutscher Jugend - Technischer Dienst, TD BJD (Almanya)
* Nihtilä-Haahti plan (Finlandiya)
* Projekt-26, P-26 (İsviçre)
* Werwolf (Nazi Almanyası)
* Kontrgerilla,(Türkiye)
* Regional Force Surveillance Units (Australya)
* İsveç’de Informationsbyrån isimli bir stay-behind örgütü bulunmaktadır. Örgütün 1950-60’lı yıllarda 3-4.000 personeli olmuş ve bu personel ABD ve İngiltere’de kontr-gerilla savaş eğitimi almıştır. 1951 yılında Stockholm’de bulunan CIA masasının şefi William Colby NATO üyesi Norveç ve Danimarka stay-behind kuvvetlerinin İsveç ve Norveç gibi tarafsız ülkelerde eğitilmesini savunmuştur. Bu kapsamdaki faaliyetler 1953 yılında yakalanan azılı faşist Otto Hallberg’in sorgusunda ortaya çıkmış ve İsveç stay-behind kuvvetleri ifşa edilmiştir. Ancak garip bir şekilde Hallberg hakkındaki suçlamalar düşmüş, kendisi serbest bırakılmıştır.

Özel Harp Dairesi

Özel Harp Dairesi, Soğuk savaş dönemi Türkiye'sinde, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde ABD'nin gizli servisi CIA ve NATO işbirliği ile kurulduğu ileri sürülen gizli örgüt.

Amaç

Avrupa'da II. Dünya Savaşı'ndan sonra muhaliflerin (o dönem komünistlerin) iktidara gelmesini önlemek için kurulan "Gladio" adlı kontrgerilla örgütünün Türkiye'deki uzantısına siyasi literatürde Özel Harp Dairesi (bkz:ÖZEL HARP DAİRESİ), eylemleri gerçekleştirenlere ise Kontrgerilla denmiştir.[kaynak belirtilmeli]


NATO (bkz:NATO) 'nun Özel Harp talimnamelerine göre, üye ülkelerde kurulan NATO birimleri Türkiye'de önce Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla örgütlenmiş sonra doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında ve bunun sivil uzantısı Kontrgerilla(bkz:KONTRGERİLLA) olarak faaliyet yürütmüştür. Yoğun olarak 1992 - 1994 yılları arasında faaliyet gösterdiğine inanılıyor

Eşref Bitlis Kimdir ?


Orgeneral Eşref Bitlis (1933 - 1993)

Eşref Bitlis, (d. 1933, Malatya - ö. 17 Şubat 1993). Eski Jandarma Genel Komutanı.

1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisi'ni tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı.

Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı.

Bitlis, bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorladı. Komutanlığı döneminde JİTEM (bkz:Jitem)'in kurularak yargısız infazların yapılmasına ve itirafçılarla birlikte silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapılmasına karşı çıktığı da basına yansımıştır.

Eşref Bitlis (bkz : Eşref Bitlis), 17 Şubat 1993'de Beechcraft B200 King Air tipi uçağın henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu hayatını kaybetti.

12 Haziran 2009 Cuma

Şok İddia ! " Kurtlar Vadisi'nin imajı Kirletilecek ! "



Taraf'tan şok iddia ! ;

"Kurtlar Vadisi hakkında olumsuz haberler yaptırılsın, dizinin güvenilirliği ortadan kaldırılsın"

Taraf gazetesinin bugün yayınladığı “AKP ve Gülen’i bitirme planı” başlıklı manşet, “İşte Genelkurmay’ın İrticayla Mücadele Planı” iddiasının dışında, Kurtlar Vadisi’ne yönelik şok bir iddia ile de gündeme oturdu.

Yayın hayatına girdiği günden bugüne suç ve suç örgütlerini dramatize eden, kamuoyunu uyaran, buna karşılık sürekli yalan yanlış suçlamalara hedef gösterilen Kurtlar Vadisi’ne yönelik şok iddiada, bir karalama kampanyasının yürütülmesinin istendiği öne sürülüyor. Taraf’ın "Dört sayfadan oluşuyor" dediği ve Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen “Ergenekon Eylem Planı”nda, Vadi’nin imajının çizilmesi gerektiği ifade ediliyor, üstelik yol da gösteriliyor:

“Vatandaşlar tarafından yoğun olarak izlenen ve gündemdeki olaylar hakkında kamuoyunu yanlış yönlendiren Kurtlar Vadisi (bkz : Kurtlar Vadisi), Kollama ve Tek Türkiye benzeri diziler hakkında olumsuz haberler yaptırılarak söz konusu dizilerin güvenirliliğinin yitirilmesi sağlanacaktır.”
"http://kurtlarvadisigladio09.blogspot.com/"
Bugüne kadar manipüle edildiği iftiralarına cevabı Türk halkının fenomen dizi yaparak verdiği Kurtlar Vadisi'ne yönelik şok iddia ile diğer iddialara Genelkurmay Başkanlığı el koydu.

DERHAL SORUŞTURMA EMRİ VERİLDİ

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, “Bugün bir gazetede planla ilgili haber ve yorumlara yer verilmiştir. Konunun tüm yönleriyle incelenmesi maksadıyla Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na derhal bir soruşturma emri verilmiştir” dedi.
İŞTE TARAF’IN ŞOK İDDİASI

“Genelkurmay Başkanlığı’nın, “irtica ile mücadele” adı altında yeni bir eylem planı hazırladığı ortaya çıktı. Nisan 2009’da Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan planda, Ergenekon soruşturmasından duyulan rahatsızlık açık bir şekilde dile getiriliyor. “Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor havası oluşmadan” eylemler yapılması isteniyor, Ergenekon kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli askerlerin irtica ile mücadele ettikleri için cezaevine kondukları yönünde haberlerin ön plana çıkarılması hedefleniyor.
Planı hazırlayan Albay Dursun Çiçek tanıdık bir isim. Daha önce Taraf’ın manşetten yayımladığı “Koç da andıçlandı” başlıklı haberle gündeme gelmişti. Albay Çiçek tarafından hazırlanan andıç belgesinde bütün sivil toplum örgütleri fişlenmişti. Planın yazıldığı Genel Kurmay Harekat Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü, Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı. http://kurtlarvadisigladio09.blogspot.com/ Genelkurmay adına yapılan planlamalar artık buradan yürütülüyor.

http://kurtlarvadisigladio09.blogspot.com/

Ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda ele geçirilen Genelkurmay’a ait yeni plan tutanaklara geçti ve Ergenekon üçüncü iddianamesine girmesi bekleniyor. Öztürk, aynı zamanda yine Ergenekon kapsamında tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş’ın avukatlığını yapıyordu.
Dört sayfadan oluşan “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın “Durum” başlıklı bölümünde Ergenekon soruşturması eleştiriliyor: İrticai gruplar tarafından TSK başta olmak üzere devletin resmî kurumlarını yıpratmak üzere yoğun faaliyetler yürütülmekte, Ergenekon adı altında TSK’ya büyük emekleri geçmiş, emekli ve muvazzaf askerî personele yersiz ithamlarda bulunularak lekelenmeye çalışılmaktadır.

VAZİFE ÇIKARDIK, İCRAAYA GEÇELİM

Bütün bunlardan “vazife” çıkarılması gerektiği belirtilen planda bu görev “İrticai oluşumların iç yüzünü göstererek bu konudaki tereddütlere son vermek ve söz konusu örgütlere olan kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak. Ergenekon kapsamında yapılan yıpratıcı kampanyaların etkisini azaltmak, TSK’ya yönelik olarak yapılan olumsuz propagandalara son vermektir” olarak tanımlanıyor.

Ardından ise planın “İcra” bölümü geliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dinî oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.”


İşte Yaza Damgasını vuracak Film ; Kurtlar Vadisi Gladio , Filmde işlenen konu ve başlıklar hayli tartışma yaratacak gibi gözüküyor , işte Kurtlar Vadisi Gladio Sinema Filminden Başlıklar ;

Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele - Jitem


Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele


(kısa adı: JİTEM, gerçek adı: İstihbarat Grup Komutanlığı), 1993 yılında, bu oluşuma karşı çıkan Orgeneral Eşref Bitlis esrarengiz ölümünden sonra devletin PKK ile mücadelesi için kurulduğu iddia edilen ancak resmî olmayan ve varlığı devlet kurumları tarafından onaylanmamış bir kurumdur. Varsayılan kurumun Ergenekon'un askerî kanadı olduğu[1] ve PKK'ya parasal ve lojistik anlamda yardım eden bazı kişilerin öldürülmesi ile ilgili olduğu da varsayılan iddialar arasındadır.

Varlığı hakkında tartışmalar

Susurluk kazasının ardından TBMM'de kurulan Susurluk Komisyonu'na bilgi veren eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, "Jandarma teşkilatı içinde JİTEM adında legal ya da illegal bir örgüt kurulmadığını savunmuş ancak jandarma dışında bu ismi kullanıp kanunsuz işler yapan bir grubun olduğunu söylemiştir.[2]Binbaşı Ersever’in İtirafları kitabının yazarı araştırmacı Soner Yalçın’a göre JİTEM(bkz: Jitem ), 1987 yılında Binbaşı Arif Doğan tarafından Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı bünyesinde kurulmuş, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır, Samsun ve Erzurum’da örgütlenmiştir. Yalçın, JİTEM içerisnde muvazzaflar ve hapishaneden özel izinle çıkarılan PKK itirafçılarının da olduğunu söylemiştir. [2]

Susurluk skandalından yaklaşık bir yıl sonra Başbakanlık teftiş kurulu başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu da Soner Yalçın'ın bir çok iddiasını doğrulamıştır. Savaş'ın raporuna göre JİTEM özel timlerin idaresi amacıyla Hulusi Sayın’ın Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı (1981-85) döneminde kurulmuş ve bölgede etkili çalışmalar yapmıştır. Bünyesinde çok miktarda korucu ve itirafçı bulunması nedeniyle ferdi suç oranı yükselmiştir.[2]

1995 Nisan ayında TBMM faili meçhul cinayetler komisyonunun hazırladığı raporda JİTEM’in faaliyetlerinin ne olduğu anlaşılamadığı, devlet organlarının kanunlarla sınırlı görev ve yetkileri aşılıp, yasal boşluklardan yararlanıp yeni kurumlaşmalara gidildiği belirtilmiştir. Raporda JİTEM yetkisiz, görevsiz olduğu polis mıntıkasında polisten habersiz operasyon yapmaktığı savunulmuş. Yasal dayanağı olmayan ve kuruluş amacından saparak bazı yasadışı olaylarla birlikte anılan JİTEM'in faaliyetlerine son verilmesi gerektiği söylenmiştir. [2]

Jandarma Genel Komutanlığı ise bünyesinde bu isimde bir kuruluş bulunmadığını iddia etmekte, ama Ergenekon davası kapsamında ifadelerine başvurulan tanıklar ve bazı sanıklar bu kuruluşun mensubu olduklarını iddia etmektedirler. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı da yasal bir kolluk örgütü olması nedeniyle istihbarat faaliyetlerini yasal sorumluluk alanlarında İstihbarat Daire Başkanlığı gibi kendi iç yapılanmasında Jandarma İstihbarat timleri ile yürüttüğünü iddia etmektedir. Bu konuda uyulması gereken resmi kurallar Jandarma Teşkilat ve Görevleri hakkındaki kanundur.

Susurluk raporunda yer alan Şerif Avşar cinayetinde JİTEM'ci olduğu öne sürülen eski uzman çavuş Gültekin Sütçü, 2008 yılında Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ölüm kuyuları

MİT'te çalışırken kendisine Ergenekon ve JİTEM'in içerisine sızma görevi verildiği iddia edilen [5]gazeteci Tuncay Güney JİTEM tarafından 1990'lı yıllarda öldürülen pek çok kişinin asitle yakıldıktan sonra Silopi'de bulunan BOTAŞ Tesisleri'ne ve Cizre-Silopi güzergâhındaki bazı noktalara açılan kuyulara gömüldüğünü ilk defa gazeteci Faruk Arslan'ın Kara Kutu: Ergenekon'un Karanlık İsmi Tuncay Güney adlı kitabında öne sürmüştür. Bu açıklamaların yer aldığı Faruk Arslan'ın kitabını delil olarak gösteren Şırnak Barosu'nun yaptığı suç duyurusunu dikkate alan Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı, kuyuların açılması yönünde karar verdi. [6] Silopi'de kazı çalışmalarına 9 Mart 2009 günü başlandı. Yapılan çalışmalarda biri insan kafatasına ait olan 17 kemik, eldiven, düğümlü ip, terlik, şapkanın bir parçası, kot pantolon parçaları ve saç telleri bulundu. Adli tıp incelemesi sonucunda, kemiklerin insan kemiği olup olmadığı anlaşılacak.[7]

Murat Aslan

1969 doğumlu Açık Öğretim 2. sınıf öğrencisi Murat Aslan; 10 Haziran 1994 gününde Diyarbakır'a bağlı Yenişehir Semti, Ali Amiri 1. Sokak'ta arkadaşlarıyla birlikteyken polis kimliği gösteren kişilerce yaka paça bir arabaya bindirilmiş ve o günden itibaren kendisinden haber alınamamıştır. Bir dönem JİTEM içerisinde yer alan Abdülkadir Aygan'ın yıllar sonra Ülkede Özgür Gündem gazetesine verdiği röportajda Murat Aslan'ın zorla sivil Toros arabaya bindirilerek Silopi JİTEM İstihbarat Tim Komutanlığı'na götürüldüğünü ve burada işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri'nin kenarında Körtük Köyü'nün karşısına düşen bir derede üzerine benzin dökülerek, yakıldığını itiraf etmiştir. Aygan'ın ifadeleri üzerine Murat Aslan'ın babası İnsan Hakları Derneği Şube Başkanı Selahattin Demirtaş ve Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile 19 Nisan 2004 günü Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdular. Talep üzerine avukat heyeti ile askeri yetkililer ve bir doktorla olay yerine gidildi. Savcı Ayhan Önder'in açtırdığı mezardan, toprağın yaklaşık 15 cm altında yanık izleri belli olan kemikler çıktı. Yapılan DNA testinde kemiklerin Murat Aslan'a ait olduğu kesinleşti.[8]

Musa Anter

Yaptığı itiraflarda Diyarbakır'da 10 yıl önce kaybolan Murat Aslan'ın Silopi'de gömüldüğü yeri tarif eden ve cesedinin bulunmasına sağlayan Abdülkadir Aygan 20 Eylül 1992’de kimligi belirsiz kişilerce öldürülen Kürt yazar Musa Anter'in öldürülmesinin de bir JİTEM eylemi olduğunu söylemiştir. [9]Abdülkadir Aygan olayı şöyle anlatmıştır: [10]


« "Hamit, Musa Anter'in kaldığı otele gönderilerek, 'Hogir sizi bir evde bekliyor' diyerek otelden çıkarttı. Ben ve Hogir, Seyrantepe'de bekliyordum. Yeşil ve Mustafa Deniz, bizden biraz ileride bekliyordu. Hamit Musa Anter'i getirecekti, Hogir de öldürecekti. Ancak, bir süre sonra siren sesleri gelince aracımıza binerek JİTEM'e gittik. Bir süre sonra Hamit gelince, 'İş tamam' dedi. 'Neden yanımıza getirmedin' deyince, 'benden şüphelenince yolda indirdim 'öldürdüm' diye cevapladı. »


Cem Ersever

İtirafçı Abdülkadir Aygan Neşe Düzel'e verdiği bir röportajda Veli Küçük'ün JİTEM'in ilk kuruluş aşamasında bulunmadığını ve hazıra konduğunu söylemiş ve "Cem Ersever'in öldürülmesinin altındaki gerekçelerden birisi de budur. Veli Küçük, Arif Doğan'ı da yanına alarak Cem'i pasifize etmek ve böylece JİTEM'in kontrolünü ele geçirmeyi amaçladılar. Onların önündeki en büyük engel Cem Ersever idi. Ankara'daki istihbarat başkanlığını da dolduruşa getirip Cem Ersever'i ortadan kaldırdılar." diye konuşmuştur.[11]

Gaffar Okkan

Diyarbakır'da 10 yıl JİTEM'de kadrolu olarak çalışan Abdulkadir Aygan, 2004 yılında Ülkede Özgür Gündem gazetesine yaptığı röportajda Gaffar Okkan suikastına değinmiş ve "bu bölgede bir kişinin, resmi bir hüviyete sahip değilse ya da arkasında bir resmî güç, askeriye, emniyet, MİT yoksa silahlı olarak şehir içinde eylem yapması, sonra da uzaklaşıp gitmesi ve izini kaybettirmesinin çok zor olduğunu" söylemiştir. Aygan, JİTEM'e çalışan ve Gaffar Okkan'ın JİTEM hakkında bilgi almak için emniyette sorguldığı Muhsin Gül'ün poliste işkenceye alınıp çözüldüğünü, daha sonra Gül'ün JİTEM tarafından öldürüldüğünü de kaydetti.[12]

Güçlükonak Katliamı

Ocak 1996'da içerisinde 11 köylünün bulunduğu bir minibüs tabur Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde silahlı bir grup tarafından durdurulmuş ve kimliği belirlenemeyen bu kişilerce kurşun yağmuruna tutulup yakılarak katledilmiştir. Olayın hemen ardından Genelkurmay Başkanlığı, saldırının bir PKK eylemi olduğunu ilân ederken PKK ise bu olayı üstlenmemiş ve ilgilerinin olmadığını açıklamıştır.[13] Katliamdan 13 yıl sonra Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, Yeni Aktüel dergisine verdiği bir röportajda; katliamı PKK'nın değil JİTEM'in gerçekleştirdiğini savunmuştur.[14] Ekmen, vücutları elbiseleri ve üzerlerindeki tüm malzemeler yanarak kül olan 11 kişinin tümünün kimliklerinin sapasağlam ve askerin elinde çıktığını ve görüştüğü bir korucubaşının da katliamı PKK'nın gerçekleştirmediği iddiasını doğruladığını belirtmiştir.[14] Akman, Güçlükonak Katliamının yaşanmasından bir gün sonra Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller Partisi ve sosyalistlerin verdiği ve PKK’nın ateşkesine Türkiye Devleti’nin ne cevap vereceğinin sorulacağı karar tasarısının görüşülecek olmasına dikkat çekmiştir. Türkiye; Avrupa Parlamentosu'na PKK'nın Güçlükonak Katliamı ile ateşkesin bozuluğunu öne sürmüştü. Adnan Ekmen, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara çağrıda bulunarak isterlese bildiklerini anlatacağını söylemiştir.[14]

Ayrıca Güçlükonak Katliamı'nın gerçekleşmesinden yaklaşık altı ay sonra "Aydın ve sanatçıların oluşturduğu Barış İçin Bir Arada Çalışma Grubu" katliamın devlet güçlerince gerçekleştiği iddisıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş, AİHM'de görülen dava sonucunda Türkiye mahkûm edilmişti.[13]

Ergenekon davası

Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan operasyonlarda adı Jitem ile birlikte anılan tuğgeneral Veli Küçük ve JİTEM'in kurucusu olduğu iddia edilen Arif Doğan tutuklanmıştır. Veli Küçük davada yaptığı savunmasındaJandarma Genel Komutanlığı bünyesinde hiçbir zaman böyle bir birimin olmadığını ve bu isim kullanılarak sanki gizemli, gayriyasal bir oluşum varmış izlenimi yaratılmaya çalışıldığını iddia etti. [15]. Küçük'e Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğu sırada Adapazarı, İzmit ve Sapanca'da Kürt işadamlarına düzenlenen faili meçhul cinayetler ile ilşkisi sorulduğunda, Benim bölgemde faili meçhul olmaz diye yanıt verdi.[16] [17]




Milli İstihbarat Teşkilatı





Milli İstihbarat Teşkilatı







Kuruluş tarihi 22 Temmuz 1965
Genel merkez Ankara
Müsteşar Emre Taner
Bütçe 423 milyon TL






Milli İstihbarat Teşkilatı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve Millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilâttır.

Atatürk'ün 1925 yılında "...muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz..." direktifi doğrultusunda kurulmuştur.

Teşkilât-ı Mahsusa


Ülkelerin birbirlerine yönelik siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri faaliyetleri ile beklentilerinin önceden saptanması ihtiyacının zaman içerisinde giderek artması, haber almaya dönük yapılanmaların varlığını zorunlu kılmıştır.

Türkiye'de, sistemli ve organize nitelikte istihbarat örgütü kurma girişimleri, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında başlamıştır. Siyasi birliğin korunması, ayrılıkçı hareketlerin önlenmesi ve özellikle yabancı devletlerin Ortadoğu üzerinde odaklaşan faaliyetlerinin izlenebilmesi için bireysel bazda ve sınırlı nitelikte sürdürülen istihbarat çalışmalarının bir merkezden organize biçimde yürütülmesine ihtiyaç duyulmuş ve 17 Kasım 1913 tarihinde Enver Paşa(bkz vikipedi : Enver Paşa ) tarafından Teşkilât-ı Mahsusa isimli istihbarat örgütü kurulmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında askeri ve paramiliter hareketler gerçekleştirerek önemli görevler üstlenen bu örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.

Karakol kuruluyor

Düşman gemileri 13 Kasım 1918`de artık İstanbul limanlarında demirlemiş durumdadır. 15 Mayıs 1919`da düşman İzmir`dedir. Halk bıkkın, yılgın, kararsız, Osmanlı Saltanatı aciz, belki ondan da vahimi düşmanla anlaşma yollarını aramaktadır. İngilizler ile onları destekleyen veya onların desteklediği gizli servisler askerlerin gidemediği yerlerde, İstanbul merkezli bir harekat ile Anadolu`da Osmanlı`dan kalan her karış toprak parçasında bir işgal ve nüfuz kavgasına girişmişlerdir. İttihatçı ve Teşkilatı Mahsusacı avı başlatılmıştır. Türk kurum, kuruluşları işletilmez hale getirilmiştir, korunmak gerekmektedir. Çareyi İttihatçılar ile Teşkilat-ı Mahsusacılar birlikte bulurlar. Ortak düşmana karşı ortak mücadele verilecektir. Teşkilat-ı Mahsusa`nın son başkanı Hüsamettin Ertürk`ün de içinde bulunduğu yeni bir örgüt kurulacaktır. Örgütün kuruluşundan ülkeden kaçan Enver, Cemal ve Talat Paşalar haberdardır. Talat Paşa`nın da oluruyla İttihatçıların ünlü iaşe nazırı Kara Kemal ile Kurmay Albay Kara Vasıf Bey ilk görüşmeleri yaparlar. Daha sonra yeni örgütün kurulması için yapılan çalışmalarda bir öncü daha belirlenir. Bu kişi Karadeniz Boğaz Komutanı Galatalı Şevket Bey`dir.Yeni örgütün kuruluş toplantısı 5 Şubat 1919 tarihinde Avukat Refik İsmail Bey`in Sultanhamam`daki yazıhanesinde yapılır. Toplantıda Galatalı Şevket Bey örgütün başkanlığına seçilir. Örgütün adı Baha Sait Bey`in isteği üzerine Kara Vasıf Bey ve Kara Kemal Beyler`in adından esinlenilerek karakol olarak belirlenir. Örgüt öncelikle İttihatçılara ve Teşkilat-ı Mahsusacılara karşı girişilen saldırılara karşı koyacaktır. Ancak bu yapılanma giderek genişler. Bireysel savunmanın yerini Anadolu`nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı koyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu`da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme adeta ittihatçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadolu`da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır.Türk kökenli en büyük istihbarat gücü olan Karakol Örgütü`nün kuruluş şeması ve çalışmaları şöyledir.Kurucusu ve Başkanı Albay Kara Vasıf. Yönetim Kurulu Üyeleri: Albay Galatalı Şevket, Yarbay Kemalettin Sami Gökçe, Yarbay Edip Servet Tör, Baha Sait, Kara Kemal, Binbaşı Ali Rıza, Binbaşı Ali Çetinkaya.......Üsküdar Grubu Başkanı Yenibahçeli Şükrü Oğuz, Topkapı Grubu Başkanı Yarbay Hüsamettin Ertürk(sonra Albay), İslam Kadınlar Birliği Başkanı Naciye Faha Hanım sayılabilecek başlıca isimlerdir.Başlıca Müfrezeler ve Önde Gelen Adlar: Yahya Kaptan, Küçük Arslan, Büyük Arslan, İpsiz Recep, Bulgar Sadık, Dayko, Yüzbaşı Nail, Yalovalı İbo, Gebzeli Rıfat Kaptan, Kuşçubaşı Eşref önde gelen isimler olarak sayılabilir.

Mustafa Kemal kendi gizli servisini arıyor

Karakol Örgütü ile Ankara arasında ortaya çıkan bu sorunlar, Mustafa Kemal`i yeni arayışlara yöneltecektir. Mustafa Kemal örgütün İttihatçı yapısından oldukça rahatsızdır. Hatta görüşmeleri sırasında Kara Vasıf`a Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri dışında oluşturulan bu örgütün müstakil çalışmalarına karşı olduğunu belirtmiştir. 16 Mart 1920`de yaşanan baskın olayından sonra tutuklanan Karakol Örgütü yöneticilerinden Şevket ve Kara Vasıf Beylerin İngilizlerce Malta`ya sürgün edilmeleri Karakol Örgütü`nü zor durumda bırakır. Bu, İngilizlerin bir çökertme operasyonudur. İngilizler tarafından Malta`ya sürülenler bu örgütün belkemiğidirler. Bu isimlerden bazı önemli olanları şunlardır : Albay Galatalı Şevket (İstanbul Merkez Komutanı), Albay Kara Vasıf ( Karakol Örgütünün Kurucusu), Ali Sait Paşa, Refet Paşa, Ali Fethi Okyar, Ali İhsan Paşa, Hacı Mehmet Paşa (Enver Paşa'nın Babası) ve birçok önemli isim Malta`ya sürülmüştür. Aslında örgüt İttihatçılık anlamında dağılmaz ve sürer. Mustafa Kemal daha sonra bu örgütün çalışmalarını zararlı bulduğunu belirtecektir. Malta sürgününün ardından toparlanma çalışmaları sırasında Karakol Cemiyeti büyük bir gedik verecektir. Bu istihbarat açığının adı Mustafa Sagir`dir. Karakol cemiyetinin içine sızan İngiliz gizli servisi elde ettiği adamlarıyla Mustafa Sagir adlı ajanı Ankara`ya gönderir ve Mustafa Kemal`i öldürmekle görevlendirir. Bu konuda ortaya çıkan sorun, Ankara hükümetince halledilir. Ancak grup resmen 1920`de dağıtılır. Örgütün dağılması emrini veren otoritenin Ankara olduğu ve Mustafa Kemal`in bu örgüte karşı duyduğu güvensizliğin bunda etkili olduğu kesindir. Bu arada geride kalanlar küçük istihbarat, kaçakçılık, sabotaj grupları olarak çalışırlar. İttihatçıların muhalif hareketleri ancak 1923`te Milli Mücadeleden sonra bitirilebilecektir.

Zabitân, Yavuz, Hamza ve Felâh Grupları

Karakol Cemiyeti'nin dağılmasından sonra Zabitân ve Yavuz gibi çeşitli istihbarat grupları oluşturulmuş, bunlardan 23 Eylül 1920 tarihinde faaliyete geçen Hamza Grubu'nun adı 31 Ağustos 1921 tarihinde Felâh Grubu olarak değiştirilmiş, istihbarat grupları Kurtuluş Savaşı sonuna kadar faaliyetlerini sürdürebilmiştir.

Askerî Polis Teşkilâtı

İstihbarat örgütleri arasındaki dağınıklığı gidermek, ordu içerisine sızan düşman casusluk faaliyet ve propagandasına karşı koymak amacıyla 18 Temmuz 1920 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Askerî Polis Teşkilâtı (A.P. veya P.) kurulmuştur. Savaş yıllarında başarılı hizmetler veren örgütün faaliyetlerine 21 Mart 1921 tarihinde son verilmiştir.

Tedkik Heyeti Âmirlikleri

Askerî Polis Teşkilâtı'nın kapatılmasının istihbarat faaliyetleri açısından kısa bir süre doğurduğu boşluk ise, yine Genelkurmay Başkanlığı tarafından kurulan ve 1 Nisan 1921- 22 Haziran 1922 tarihleri arasında Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde faaliyet gösteren Tedkik Heyeti Âmirlikleri vasıtasıyla giderilmiştir.

Müsellâh Müdâfaa-i Milliye

Edinilen tecrübelerin ışığında ve belirlenen yeni hedeflere ulaşılabilmesi amacıyla bu defa Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın direktifiyle Müsellâh Müdâfaa-i Milliye isimli bir istihbarat grubu kurulmuştur. TBMM Hükümeti, 3 Mayıs 1921 tarihinde kısa adı "M.M." (MİM MİM) olan bu örgüte resmiyet kazandırmıştır.

Tedkik Heyeti Âmirlikleri Anadolu'da faaliyetlerini sürdürürken, "M.M." örgütü asker ve sivil kesimden oluşmuş kadrolarıyla, İstanbul'da büyük bir ajan ve haber ağı kurmayı başarmış, Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması faaliyetlerini organize etmiş, düşman karargahlarına, işbirlikçi gruplara ve yabancı misyona sızarak çok sayıda önemli belge ve bilgiler elde etmiştir. Millî Mücadele sırasında düşman faaliyetlerine karşı oluşturulan çeşitli istihbarat gruplarıyla da işbirliği yapan örgütün faaliyetleri, İstanbul'un kurtuluşundan sonra 5 Ekim 1923'de son bulmuştur.

Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti

İstihbarat örgütlerinin kapatılmasından ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasından sonra, 1926 tarihine kadar geçen dönem içinde haber alma çalışmaları, Ordu Müfettişlikleri İstihbarat Şubeleri tarafından yürütülmüştür.

Daha sonra Atatürk, 1925 yılı sonunda, gelişmiş devletlerdeki istihbarat kuruluşlarına benzer, çağdaş bir örgütün kurulması talimatını vermiştir. Bunun üzerine, Avrupa ülkelerinde eğitilen kadroların da katılımıyla, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın 6 Ocak 1926 tarihli emri doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk istihbarat kuruluşu olan Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti (M.E.H./MAH) kurulmuştur. Teşkilât, 5 Ocak 1927 tarihinde şeklen İçişleri Bakanlığı'na bağlanmıştır. 6 Ocak 1926 - 5 Ocak 1927 tarihleri arasındaki bir yıllık dönem çalışmaları, dönemin yöneticileri tarafından Riyâset'in kuruluşuna hazırlık dönemi olarak değerlendirilmiş ve bir gün sonraki 6 Ocak 1927 tarihi MAH'ın kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir.

Kuruluşuyla başkanlığına Şükrü Âli Ögel'in getirildiği MAH, Millî İstihbarat Teşkilâtı mensupları için bir simge olarak önemini korumakta ve MİT'in tarihi kökleriyle gelecek arasında kuvvetli bir bağ oluşturmaktadır.

MAH, duyulan ihtiyaçlara bağlı olarak zaman içerisinde birkaç kez küçük yapısal değişiklikler geçirmiş ve 1965 yılına kadar Türkiye'nin istihbarat faaliyetini başarıyla yürütmüştür. 1965-1966 ya kadar kısa bir süre MOET adını almıştır.

Millî İstihbarat Teşkilâtı

Devletin millî güvenlik politikasının hazırlanmasıyla ilgili her konuda istihbaratın tek elde toplanabilmesi amacıyla, 22 Temmuz 1965 tarihinde TBMM tarafından 644 sayılı kanun kabul edilmiş ve bu kanun ile kuruluşun adı Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) olarak değiştirilmiştir. Kanun ile MİT'in bir Müsteşar tarafından yönetilmesi ve Müsteşar'ın, kanun ile belirlenen görevlerin yerine getirilmesinde sadece Başbakan'a karşı sorumlu olması öngörülmüştür.

MİT, yaklaşık 19 yıl süre ile faaliyetlerini 644 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda yürütmüş, ancak süratle değişen ve gelişen koşulların ışığında yeni bir yasal düzenlemeye gidilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu amaçla, 1 Kasım 1983 tarihinde 2937 sayılı "Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanunu" çıkarılmış olup, kanun 1 Ocak 1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

MİT Müsteşarları

* Emre Taner 15.06.2005 -
* Şenkal Atasagun 11.02.1998 - 11.06.2005
* Sönmez Köksal 09.11.1992 - 11.02.1998
* Teoman Koman 29.08.1988 - 27.08.1992
* Hayri Ündül 05.09.1986 - 29.08.1988
* Burhanettin Bigalı 07.09.1981 - 14.08.1986
* Bülent Türker 19.11.1979 - 07.09.1981
* Adnan Ersöz 13.07.1978 - 19.11.1979
* Hamza Gürgüç 25.11.1974 - 13.07.1978
* Bülent Türker 29.09.1974 - 24.11.1974
* Bahattin Özülker 28.02.1974 - 26.09.1974
* Bülent Türker 26.07.1973 - 27.02.1974
* Nurettin Ersin 02.08.1971 - 25.07.1973
* Mehmet Fuat Doğu 02.03.1966 - 27.03.1971
* Avni Kantan 14.07.1965 - 02.03.1966

Milli Emniyet Hizmeti Başkanları

* Ziya Selışık 29.08.1964 - 13.07.1965
* Mehmet Fuat Doğu 27.08.1962 - 25.08.1964
* Naci Aşkun 17.01.1961 - 18.08.1962
* Ziya Selışık 03.06.1960 - 17.01.1961
* Celal Tevfik Karasapan 02.10.1959 - 02.06.1960
* Ahmet Salih Korur 21.07.1959 - 02.10.1959
* Hüseyin Avni Göktürk 21.11.1957 - 21.07.1959
* Emin Çobanoğlu 23.09.1957 - 21.11.1957
* Ahmet Salih Korur 18.04.1957 - 23.09.1957
* Emin Çobanoğlu 27.03.1957 - 18.04.1957
* Behçet Türkmen 03.09.1953 - 27.03.1957
* Mehmet Naci Perkel 01.08.1941 - 03.09.1953
* Şükrü Âli Ögel 25.12.1926 - 07.07.1941

Sayaç